Pilonidal Sinüs (Kıl Dönmesi) Hastalığı Nedir?
Halk arasında kıl dönmesi olarak adlandırılan pilonidal sinüs hastalığı, genelde her iki kalça arasında kuyruk sokumu kemiği üzerinde rastlanan cilt ve cilt altı dokularının iltihabıdır. Bu hastalığa sahip kişilerde hiçbir şikayeti olmayabileceği gibi akut veya kronik bir enfeksiyon şeklinde de karşımıza çıkabilir.
Hastalık toplumda her yüz bin kişinin 26-40’ında görülebilmektedir. Erkeklerde 4 kat daha sık görülmekle beraber, kadınlarda daha erken yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Sıklıkla 15-35 yaş aralığında ortaya çıkar. Şişmanlık, o bölgenin irritasyonu, uzun süreli oturarak çalışma, her iki kalça arası çukurun kuyruk sokumu kemiği üzerinde derin olması, aile hikâyesinin bulunması hastalığın gelişimine katkıda bulunan risk faktörleridir.
Nedenleri Nelerdir?
Pilonidal sinüs hastalığının doğumsal nedenlerden daha çok sonradan ortaya çıkan nedenlerden olduğu düşünülmektedir. Eğer gerçek neden doğumsal gelişim bozukluğu ile ilgili olsaydı bu artıkların tamamen çıkarılması ile hastalığın kür olması gerekirdi. Oysaki hastalık, radikal cerrahi işlemlere rağmen maalesef nüks edebilmektedir. Öte yandan nadiren de olsa hastalık bu bölge dışında da gelişebilmektedir (saçlı deri ve göbek gibi). Tüm bunlar doğumsal nedenlerden çok sonradan kazanılmış sebepleri ön plana çıkarmaktadır.
Kişi otururken veya eğik şekildeyken kuyruk sokumu üzerindeki yarık gerilir, kıl yuvaları hasar görür ve küçük delikler açılır. Bu delikler, dökülen artıklar ve kılların birikip çoğalması için ortam oluşturur. Bu bölgede cilt altı dokuda oluşan negatif basınç ile kıllar ve artıkların bu küçük deliklere girişi kolaylaşır ve sürtünme sonucu kıllar sinüs gelişimine neden olur. Pilonidal hastalığın kalçalar arası derin oyuklu kişilerde gelişimi tipiktir. Oluşan sinüs baş ve kenarlara doğru büyür. Sinüsler, kıllar, diğer artıklar ve nedbe dokusu içerir. Bu küçük deliklerde enfeksiyon olduğu zaman sinüs kanalı boyunca ilerler ve apse gelişebilir. Delik içindeki kıllar ve sinüs enfeksiyonlar hastalığın tekrarlaması ve kronikleşmesine neden olur.
Yakınmaları Nelerdir?
Hastaların hiçbir şikâyeti olmayacağı gibi apse ve kronik akıntıyla da karşımıza çıkabilir. Geçirilmiş enfeksiyon ataklarına bağlı birden fazla drenaj kanalı (sinüs ağzı) olabilir. Apse geliştiğinde hastalar ciddi ağrı ve ateş ile karşımız çıkarken, kronik enfeksiyonlarda daha çok kıvamlı, irinimsi bir akıntı vardır. Nadiren uzun süre ihmal edilmiş pilonidal hastalık zemininden hücreli kanser gelişebilir.
Muayenede Neler Bulabiliriz?
Şikâyeti olmayan hastalarda genelde kuyruk sokumu bölgesinde orta hat boyunca bir veya daha çok küçük delikler gözlenir. Akut veya kronik hastalıkta bu sinüs ağzından akıntı gözlenir. Hatta sinüs ağzından kıllar görülebilir. Olay tekrarladıkça sinüs kanalları köstebeklerin açtığı kanallar gibi çoğalır ve doğal olarak dışa açılan bu kanalların ağızları da çok sayıda olur.
Tedavide Neler Yapılır?
Akut apse gelişmişse boşaltılması gerekir. Bu işlem lokal anestezi altında yapılabilir. Apseyi boşaltmak için genelde en fazla uç veren noktadan ve mümkün olduğunca orta hattın uzağından kesi yapılmalıdır. Bu drenaj işlemine ilave olarak özellikle bazı riskli hastalarda (vücut direnci düşük) ilave antibiyotik kullanılmalıdır. Ancak bu işlem tabiki kesin tedavi değildir ve vakaların yaklaşık % 50 sinde olay tekrarlar.
Kronik ve tekrarlayan enfeksiyon atakları varsa kesin tedavi cerrahidir. Cerrahide günümüzde uygun vakalarda lazer tedavisi uygulanmaktadır. Lazer yöntemi ile çocuk işlem sonrası çok kısa bir zamanda normal yaşantısına dönmekte, okuluna devam edebilmektedir. Bir diğer yöntem sinüs kanalının cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Bu işlem yaranın kapatılıp veya kapatılmayacağı basit eksizyondan, karmaşık flep onarımlarına kadar geniş bir yelpazeyi içermektedir. Yaranın yönetiminde primer kapama, marsupiyalizasyon veya ikincil iyileşme tercih edilebilir. Bu yöntemlerin birbirine üstünlüğü açısından çok fark etmediği görülmektedir.
Kliniğimizde kıl dönmesi ameliyatı lazer ile yapılabilmektedir.
Sınırlı vakalarda kristal veya eritilmiş fenol ile de tedavi uygulanabilir. Bu işlemi yapmadan önce sinüs içindeki debris ve kılların iyice temizlenmesine dikkat edilmelidir.
Tesadüfen tespit edilen hastalarda cerrahiye genelde gerek yoktur. İyi bir hijyen, o bölgenin kıllardan arındırılması ve ara ara enfeksiyon için gözlem şeklinde bir yaklaşım rasyonel durmaktadır.